Gürleyik çayı üzerinde bulunan Gürleyik Çağlayanı. Çayın gürlemesinden, su sesinden dolayı bu ismi almıştır. Orman kesimi, dolayısıyla oluştuğu düşünülen bu çay; hidroelektrik santral olmasın diye direnen köylülerin bu alanı sit alana çevirmeyi başarması ile sonuçlanmıştır.
Onlarca irili ufaklı şelalerin bir arada olduğu bu gürleyik Şelalesi; Yaz aylarında sıcaktan bunalanın kaçış yeri. Burada çadır kurmanız, Trekking yapmanız, kanyoning yapmanız, Piknik masasından ayağınızı suya uzatmanız, dışardan getirdiğiniz yemekleri burda yemeniz mümkün. Ancak kalabalıktan sıkılmanızda mümkün. Ankaraya uzaklığı yaklaşık olarak 150 km.
Ankara’dan önce Ayaş’a sonra Beypazarı’na doğru yola çıkmalısınız. Sonra sırayla Nallıhan Kuş Cenneti, Taptuk Emre türbesini geçtikten sonra Sarıyar barajı levhasından Gürleyik Köyüne ulaşırsınız. Yolun Nallıhan ayrımından sonra dar olduğunu hatırlatmak isterim. Gürleyik köyünde araç park sorunu çok büyük bir sorun. Bazıları gece 04:00 de park etmeye başlıyor. Olay sadece 600m yokuş yukarı yürümemek için. Gürleyik köyü otaparkında şu an park ücreti 7,5 TL. İnsanlar araçlarındaki eşyayı oraya götürmek istediğinden, ortam sıkıntılı bir hal alıyor. Suyun başına gitmek için; Otopark sonrası sağa dönüp 800m araçla gittikten sonra 2 km yürümeniz gerekli.
Gürleyik Şelalesi sonrası; Sorkun köyünde çömlek, güveçlik ürünleri bulmanızı, Mihallıççığın İngiliz kraliçesine gönderdiği kirazı tatmanızı, Yunus Emre türbesine uğramanızı, Yunus Emre tren garında fotoğraf çekmenizi, sonrada Sivrihisar ayırımından Ankara’ya dönmenizi tavsiye ederim. Mihallıççık Kirazını iç piyasa yerine, %80 ni İngiltere’ye gönderiliyor.
Bu Çayda mayo sistemi biraz komik, Genelde iç çamaşırı yeterli.
Nallıhan Kuş Cenneti.
Erkanların Gürleyik Şelalesi gezisi bu kadar. Daha detay istiyorsanız, bence kendiniz gelin gezin. Seveceksiniz.